Ruh Sağılığı ve Hastlıkları Hemşireliği






PSİKİYATRİ ve PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ TARİHÇESİ




A-İlk Çağlar Antik Dönem
B- Orta Çağ
C-Çağdaş Psikiyatrinin Gelişimi
D-Türk Psikiyatri Tarihi
E-Psikiyatri Hemşireliği Tarihi
F-Psikiyatri Hemşireliğinin Ülkemizdeki Durumu
G-Psikiyatri Hemşireliği Uygulama Standartları
       ·Bakım Standartları
       ·Mesleki Performans Standartları

Psikiyatri: Kişinin zihinsel, duygusal yetilerinde, davranışlarında, çevreye uyumunda görülen bozuklukların incelenmesi, tanımlanması, sınıflandırılması, tedavisi, ruhsal hastalıklardan korunma ve rehabilitasyonu ile ilgilenen bilim dalıdır.
·            Hastalıkların tanrılar ve şeytani ruhlarla ilişkili olduğuna inanılırdı.
·            Hastalıkları tedavi eden kişiler şamanlardı. Şamanlar çeşitli törenlerle hastaları iyileştirmeye çalışmışlar, tedaviden yararlanamayanları ölüme terk etmişlerdir.
·            Bazı medeniyetlerde ise tıbbi düşünüş hakimdi. Örneğin, Eski Yunanda ruh hastaları müzik, beden hareketleri, kan alma ve bir takım ilaçlarla tedavi edilmiş ve güzel bahçelerle çevrili binalarda oturtulmuştur.
·            HİPOKRAT (MÖ 460-337) hastalıkların doğa üstü güçlere değil, doğal etkenlere bağlı olduğunu göstermiş, kalıtım kadar çevresel etkenlere de önem vermiş ve gerektiğinde de hastaları aile ortamından ayırmıştır.
·            Hipokrat’tan sonra Eski Yunan’ ın Eflatun’ u, Aristo’ su; Eski Roma’ nın Aesclapiades’i, Galen’i, Çiçero’su, Soranos’u; Kapadokya’nın Aretaeus’u ruhsal bozuklukların etkenlerine yönelik açıklamalara katkılar yapmış ve gizemci-büyüsel düşüncenin geçersizliğini belirtmişlerdir.
·            O çağlarda psikoterapi, düş yorumları, psikodrama, uğraşı, çamur banyoları ve çeşitli telkin yöntemlerinin kullanılmış olduğu bilinmektedir.
·            Hipokrat ile başlayıp M.S. 200 yıllarında ölen Galen’e kadar devam eden dönemde ruh hastalarına bir dereceye kadar insancıl yaklaşımlarda bulunmuşlardı.
*          Karanlık çağlar başlamış, büyüsel-gizemci düşünce egemenlik kazanmıştır.
*          15. yy’da ruh hastalığı Batı dünyasında korkunç bir felaket olarak görülmüştür.
*          1450 – 1700 yılları arasında 100.000’e yakın kişi idam edilmiştir.
*          Din kitapları ruh hastalıklarını gizemci ve doğa üstü nedenlere bağlamış ve onları yok etmekte, destek olarak gösterilmiştir.
*          1494 Kremer ve Sprenger (iki rahip) “Malleus Malleficarum (Şeytanın Çekici)” isimli kitabı yazmışlardır, bu kitapta Londra Bedlam ve Paris Biathre hastanelerinde hastalara insanlık dışı muamele yapıldığını, meydanlarda ruh hastalarının işkenceyle öldürüldüğünü ifade etmişlerdir.
*          Bu dönemde halkın ruh hastaları ve hastalıklarına ilişkin tutumları ilkel çağlardaki şamanizmden geriye gitmiştir.
*          Avrupa’da sanatta, felsefede, bilimsel düşüncede büyük bir kültürel devrim başlamıştır. 16. ve 17. yy.dan sonra tıp alanında büyük değişikliklere yol açacak bir ortam doğmaya başlamıştır.
       Avrupa’da hızla gelişen bilimsel çalışmalar döneminde psikiyatri alanında da gerçek bilimsel çalışmalar başlamıştır.
       17.yy’da ruh hastaları hakkında kararın din adamlarınca değil, hekimlerce verilmesi kabul edilmiştir.
       Hastaları zincirden kurtaran hekim Pinel “Treatment Moral” adlı, planlı psikoterapinin ilkelerini belirten kitabını yazmıştır.
       Pinel’in başlattığı bu insancıl akım, başka Avrupa ülkelerine ve Amerika’ya da yayılmış, giderek ruh hastalarını hastanelerde, bakım evlerinde tedavi etme görüşü benimsenmiştir. Pinel’in dışında İngiltere’de William Tuke ve Amerika’da Benjamin Rush ülkelerinde çağdaş psikiyatrinin öncüleri olmuşlardır.
       1729’da Tuke, bu yerlerde sıcak banyolar kurmuş ve sıcak bir ortam yaratılmaya başlanmıştır.
       18.yy’da Avrupa’da ruh hastaları “toplumdan izole edilen suçlular” sınıfından ayrılarak ruh hastalıkları hastanelerine konulmaya başlanmış, ancak bu dönemde de hastalar fiziksel ve kimyasal tedavi olanaklarından yararlanamamıştır.
       19.yy’da “tanımlayıcı (deskriptive) dönem başlamış, yeni hastalıklar tanımlanmış ve hastalıkların sınıflandırılması konusunda büyük mesafeler alınmıştır.
       19.yy’da psikiyatride Fransız ve Alman ruh hekimlerince çok önemli çalışmalar yapılmıştır. Fransa’da Esquriol, Morel ve Mognan, yüzyılın sonlarına doğru Liebault, Bernheim, Charcot ve daha sonra Pierre Janet; Almanya, Avusturya ve İsviçre’de 19.yüzyılın sonuna doğru Griesinger, Meynert, Hecker, Kahlbam, Kreaplin, Breuer, Freud, Jung ve Adler çağdaş psikiyatrinin kurucusu olmuşlardır.
       Breuer, Freud, Adler ve Jung ruhsal bozuklukların anlaşılmasındaki, dinamik psikiyatrinin gelişmesinde öncü olmuşlardır. psikanalitik ekolün Freud tarafından oluşturulmasından sonra psikiyatrideki gelişmeler devam etmiştir.
       Freud’dan sonra gelen Jung ve Otto Rank başlangıçta psikanalizi benimserlerken sonradan kendi kuramlarını oluşturmuşlardır.
       Jung kişiliğin tümünü “psişe” olarak adlandırmış ve bilinç, kişisel bilinçdışı, toplumsal bilinçdışı sistemlerinden söz etmiş ve kolektif bilinçdışı üzerinde durmuştur. Jung gerçekte insanların bu parçaların bir araya gelmesinden oluştuğunu kabul etmiş ve zaten bir bütün olarak doğduğunu savunmuştur.
       Otto Rank ise, tüm ruhsal sorunları doğum travmasına başlamıştır. Psikanaliz yerine psikoterapi teriminin kullanmaya başlamış, psikiyatrik sosyal hizmet terimi ile de danışmanlık ve psikiyatrik eğitim alanlarında oldukça etkili olmuştur.
       Karen Horney’in özellikle nevroz ve tedavisine ilişkin görüşleri psikoterapide etkili olmuştur. Horney, bozuk davranışların aile içi ilişkilerdeki aksaklıklar sonucu ortaya çıktığını söyleyerek çocukluk yıllarında var olan gerçek bir cana yakınlık ve sevecenlik yoksunluğunun bu davranışlara neden olduğunu vurgulamıştır. Anne ve babanın kendi nevrozlarından dolayı bu ilgiyi çocuklarına da veremediklerini bunun bozuk davranışlara neden olduğunu savunmuştur.
       Harry Stack Sullivan’ın kuramı ise, insanlar arası ilişkilerdeki davranışları vurgular. Gerek kişilik gerekse tedavi kuramcıları için temel veriler, ilişkiler içinde geliştirlen tepkilerdir diyen Sullivan’a göre, psikolojik sorunların tedavisi insan ilişkilerini içerir. Bir başka deyişle, insanları diğer insanlar hasta ettiğinden, onları yine insanlar iyi edebilirler.
       Bu dönemde yaşanan gelişmelerden bir diğeri de Pavlov’un köpeklerlele yaptığı çalışmalarıyla uyaran-refleks arasındaki ilişkiden hareketle koşullu tepki, öğrenme ilkeleri kuramlarını oluşturması ve psikoloji ile psikiyatriye ayrı bir boyut olarak davranışçı ekolü kazandırmış olmasıdır. Böylelikle bu koşullanma ilkeleri duygu tepkilerine uygulanabilmiş, aşk, öfke, tutku, fobi gibi tepkilerin izlenmesinde kullanılabilmiştir.
       1952 yılı ise psikiyatrik hastalıkların tarihinde en önemli gelişmelerin olduğu yıldır. Klorpromazinin antipsikotik bir ajan olduğunun anlaşılmasından sonra peş peşe yeni antipsikotikler sentezlenmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Böylelikle var olan depo hastanelerden hastalar taburcu olabilmiş ve bu ilaçlar yardımı ile tedavilerine hastane dışında devam edebilmişlerdir.
       20. yüzyılın başlarında Pratt bir grup tüberkülozlu hastanın tedavisini bir arada yaparak hastalıkların tedavisinde grup tedavisi kavramını gündeme getiren ilk hekim olmuştur.
       Psikiyatride bu gelişmeler yaşanırken, zamanla akıl hastalıklarının sadece bireyi tedavi ederek çözümlenemeyeceği, aile ve toplumunda etkili olacağı görüşü gittikçe yaygınlaşmıştır.
       Günümüzde ruh sağlığını koruma, geliştirme ve sürdürme çalışmaları ağırlık kazanmaya başlamış ve akıl hastalıklarının bakım ve tedavisinde toplum temelli yaklaşım önem kazanmıştır.
v  Orta Asya Türklerinde Şamanizm hakim olması nedeniyle hastalıkların doğa üstü kötü güçler ile ortaya çıktığına inanılmış, hastalıklar efsuncular tarafından tedavi edilmeye çalışılmıştır.
v  İbn-i Sina (980-1037) ruh hastalarına merhametle muamele edilmesini ve insanca yaklaşılmasını istemiştir.
v  İbn-i Sina tarafından beyin ve sinirler ile duygu ve davranışlar arasında doğrudan bağlantı olduğu görüşü ilk kez ortaya koyulmuştur.
v  Selçuklular ve İlk Osmanlılar döneminde “Şifahaneler” kurulmaya başlanmış, ilk şifahaneler Kayseri, Sivas ve Erzurum’da kurulmuştur.
v  Osmanlılar döneminde kurulan şifahaneler, bimarhaneler ve tımarhaneler kentlerin en merkezi yerlerinde sosyal, ekonomik, kültürel ve dinsel etkileşimin en yoğun olduğu noktaya cami-medrese-hastane üçlüsü olarak yapılmuştır.
v  Osmanlı tıbbında ilk bilinen sınıflamayı Mukbilzade, 1437’de yapmıştır.
v  Osmanlı döneminde 15. ve 16. yy’da bir çok hastane açılmış, Fatih İstanbul’da bir psikiyatri hastanesi açmıştır.
v  19. yüzyıl sonunda psikiyatrinin gelişimi büyük ölçüde Alman ekolünden etkilenmiştir. İlk çağdaş psikiyatri eğitimi 1898’de Gülhane Askeri Tıp Okulunda Raşit Tahsin ile başlamıştır. Mazhar Osman Uzman onu izlemiştir.
v  Mazhar Osman Uzman 1927’de 2. Selim’in eşi Nur Banu Sultan tarafından yaptırılan Toptaşı Tımarhanesini Bakırköy’e taşımıştır.
v  Nazım Şakir Gülhane’de, İhsan Şükrü Aksel ve Fahrettin Kerim Gökay üniversitede psikiyatriye yönelik çalışmalar başlatmıştır.
v  Şimdiki Zeynep Kamil Hastanesinde zamanın çağdaş sinir ve akıl hastalıkları kliniği açılmış ve rehabilitasyon çalışmalarına ağırlık verilmiştir.
v  1945’de Ankara Tıp Fakültesinin kuruluşu ile psikiyatri kliniği kuran Rasim Adasal psikiyatriyi topluma tanıtan bir hekim olmuştur.
v  1960 yılı sonrasında SSYB bünyesinde bir birim oluşturuldu ve Bakanlık merkez teşkilatının yeniden düzenlenmesi sırasında 1983’te Temel Sağlık Hizmetleri genel Müdürlüğü, Daire Başkanlığına dönüştürüldü.
v  İl Sağlık Müdürlüklerinde de 1984’de “Akıl ve Ruh Sağlığı Şube Müdürlükleri” kurulmuş, bu birimler son değişiklikle “Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şubesi” olarak tanımlanmıştır.
v  Şube Müdürlüğünün 1 doktor, 3 sosyal hizmet uzmanı, 2 psikolog, 1 hemşire, 1 sağlık memuru, sekreter olmak üzere kadrosu oluşturulmuştur. Resmi Gazate’nin 24.08.2001 tarih ve 24472 sayısında ise; 1 şube müdürü, 2 şef, 4 veri hazırlama ve kontrol işletmeni, 1 daktilograf, 5 sosyal çalışmanı, 5 psikolog, 3 tıbbi teknolog, 5 toplum sağlığı sağlık memuru olarak kadrosu belirlenmiştir.
    Ä     Psikiyatri hemşireliği; insanın davranış sürecini anlamayı hedefleyen, hastayla olduğu kadar kişinin kendisiyle de ilgilenmesini kapsayan dinamik bir beceridir.
    Ä     Amerikan Hemşireler Birliğinin 2007 yılında yaptığı tanımlamaya göre;
“Ruh sağlığı ve psikiyatri hemşiresi; sanat olarak kendiliğin amaçlı kullanımı, bilim olarak Psikososyal ve nörobiyolojik kuramların, araştırma bulgularının ve hemşireliğin çeşitli rollerinin kullanımı ile hizmet veren ruh sağlığı profesyonelidir.”
PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ TARİHİ
TARİH
Olay – Sonuç
1860
Londra’da St.Thomas’ta Nightingale okulu ile hemşireliğin meslekleşme süreci başladı.
1873
İlk psikiyatri hemşiresi LİNDA RİCHARDS Amerika’da “New Hospital for Women and Children” den mezun oldu.
1882 yılında doktor Edward Cowles ile Massachuttes’deki McLean Asylum’da ruhsal hastalıklara yönelik ilk formal hemşirelik okulunda eğitimi başlatmıştır. Bu okul psikiyatri hemşireliğinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
1880
Dorothea Lynde Dix psikiyatri hastalarının bakım standartlarını geliştirmek için büyük uğraşlar vermiş, psikiyatri hastanelerinin sayılarının artırılması çalışmalarında bulunmuş ve 32 yeni hastanenin açılmasında aktif rol almıştır.

1913
Jane Taylor, John Hopkins Hastanesinde hemşirelik eğitimi programına psikiyatri hemşireliği dersinin eklenmesini sağlamıştır. Taylor 1926 yılında dünyadaki ilk profesör psikiyatri hemşiresi ünvanını almıştır.
1920
Psikiyatri hemşireliği öncüsü ve hemşire eğitimci olan Harriet Bailey, hastadan çok hastalığa odaklanan “Nursing Mental Disease” adlı ilk psikiyatri hemşireliği ders kitabını yazmıştır. Bu kitap 20 yıl boyunca psikiyatri hemşireliğinde standart bir kitap olarak kullanılmıştır.
1890 – 1930
Hemşireler daha çok hastanın fiziksel gereksinimlerinin karşılanmasına odaklanmış. Dinamik psikiyatrinin ağırlık kazanmasa ile hemşirelerin rollerinde de değişiklikler olmuş, gözlem yapma, araştırma gibi roller önem kazanmıştır.
1906 – 1932
Ruhsal hastalıklara yönelik stigma yoğun bir şekilde devam etmiştir. Toplum, ruh hastalarına yönelik korkular yaşamış ve bu tür hastalarla çalışanların da tuhaf ve hasta kişiler olduğuna inanılmıştır. Ruh hastaları toplumdan uzaklaştırılarak psikiyatri hastanelerine yatırılmışlardır. Sıra dışı davranışların hastalık olarak kabul edilmesiyle, aileler hastalarını rahatlıkla psikiyatri hastanelerine yerleştirmişler ve dolayısıyla hastanelerdeki hasta sayısının artmasıyla birlikte daha çok psikiyatri hemşiresine ihtiyaç duyulmuştur.
1932
Hastaların tedavileri ve iyileşebilmeleri açısından psikiyatri hemşireliğinin çok önemli olduğunu düşünen Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yetmiş beşinci başkanı doktor William Kansas’ta Menninger Hastanesi’nde mezuniyet sonrası bir yıllık psikiyatri hemşireliği kursu başlatılmıştır.
1935 – 1937
Somatik tedavi (insülin şok terapi-1935, psikoşirurji-1936 ve elektrokonvülsif terapi 1937) lerin gelişimi, psikiyatri hemşireliğinin gelişiminde önemli bir faktör olmuştur.
Hastayı  tedaviye hazırlama, tedaviyi yönetme ve tedaviden sonraki bakımla ilgilenme, hastayla terapötik ilişki kurma, hastayı iyileştirmede yardımcı olacak olacak davranış ve faaliyetler ile ilgilenilmiştir.
1943
Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü (NIMH) psikiyatri hemşireliğini tanımıştır.
1946
Psikiyatri hemşireleri rollerine ve mesleklerine göre katkıda bulunabilecek çalışmalar içine girmeye başlamışlardır.
1946 – 1949
Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü (NIMH) bir program geliştirmiştir. Bu program;
-        Psikiyatri ekibinin eğitimi,
-        Psikiyatri araştırmaları,
-        Ruh sağlığı programlarının gelişimi, konuları üzerine odaklanmıştır.
1952
İletişimin önemi fark edilmiş. Hildegard Peplau tarafından yazılan “Hemşirelikte Kişiler Arası İlişkiler” adlı kitap psikiyatri hemşrieliğine temel oluşturmuştur. Bu dönemde hasta-hemşire ilişkileri incelenmeye başlanmış. Kalkman psikiyatri hemşiresinin rollerini tanımlamıştır. Bu roller;
-        Psikiyatri hemşiresi bilimsel bir gözlemcidir.
-        Terapötik çevreyi oluşturur.
-        Sosyal ve terapötik işlevlerde bulunur.

1950’li yıllar
Maxwell Jones “terapötik ortam” kavramını ve hemşirelerin bu terapideki rollerini açıklayan “The Therapeutic Community” adlı bir kitap yayınlamıştır.
1955
Psikiyatri hemşireliği Master programı başlamıştır(Ruther Üniversitesi). Bu program hemşireleri bireysel, grup ve aile terapilerine hazırlayan iki yıllık ilk programdır.
1960
Psikiyatri hemşireliği Doktora programı başlamıştır.
1960 – 1970
1960’lı ve 1970’li yılların başından sonuna kadar birçok hemşire lider, kendilik farkındalığı ve kendini terapötik olarak kullanma, hemşire hasta ilişkisi terapisi ve terapötik iletişim konuları üzerinde durmuşlardır.
1963
“Perspective in Psychiatric Care” ve “Journal of Psychosocial Nursing and Mental Health Services” adlı iki dergi ilk defa yayınlanmıştır.
1967
Amerikan Hemşireler Birliği Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Birimi, Psikiyatri Hemşireliği Uygulama Çizelgesini yayınlamış ve psikiyatri hemşireliğinde her hastaya yönelik bireysel bakım uygulamalarını içeren holistik yaklaşım resmen onaylanmıştır.
1970
Ruh sağlığı ve psikiyatri hemşireliği yardımcı meslek olmaktan çıkıp, akademik bir meslek olarak kabul edilmeye başlanmış ve psikiyatri hemşirelerinin profesyonel rolleri gelişme göstermiştir. Kaplan’ın krize müdahale, destekleyici terapi ve psikoterapi uygulamaya başlamışlardır.
1973
Amerikan Hemşireler Birliği, hemşireler için sertifikasyon programı, 1976 yılında temel psikiyatri hemşireleri ve uzman psikiyatri hemşireleri için iki ayrı sertifika programı oluşturmuştur. Ayrıca Amerikan Hemşireler Birliği 1973 yılında Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Bakım Standartlarını gelişmiştir. Bu standartlar 1982, 1994, 2000, 2007 yıllarında güncellenmiştir.
1987
Amerikan Psikiyatri Hemşireliği Birliği kurulmuştur.
1970 – 1980
Amerika’da psikiyatri hemşireleri ileri uygulamalar kapsamında psikoterapileri, davranış modellerini, bilişsel terapiyi içeren psikoterapötik yaklaşımı uygulamalarında kullanmaya, araştırmalar yapmaya ve ilaç reçete etmeye başlamışlardır.
1975
Toplum Ruh Sağlığı Merkezi(Community Mentak Health Center) mevcut tedavi ve bakım merkezlerine yedi alan daha eklemiştir. Bu alanlar; Çocuk Kliniği, Geriatri Kliniği, Bakım Sonrası, Devtlet Hastanesi(prescreening), Alkol Bağımlılığı Tedavisi, Madde Bağımlılığı Tedavisi, Geçiş Evleri’dir.
1980 sonları
Psikiyatri hemşireliği alanında birçok gelişme sağlanmıştır.
Yeni dergiler (Archieves of Psychiatric Nursing, Journal of Child and Adolescent Psychiatric and Mental Health Nursing, Capsules and Comments in Psychiatric Nursing) yayınlanmış, yıllık profesyonel buluşmaları yapılmaya başlanmış, müzik terapi, grup psikoterapisi ve asertivite eğitimi gibi özel girişimlerin hemşirelik uygulamalarının temeli olduğu kabul edilmiş, ruh sağlığı ve psikiyatri hemşireliğinde sınıflandırma sistemi geliştirilmiştir.
1990 – 2000
Ruh hastalıklarının nörobiyolojik açıdan açıdan değerlendirilmesine yönelik ilerlemeler kaydedilmiştir.

21. yüzyılda çağdaş ruh sağlığı bakımı nöroloji bilimi, genetik araştırmalar ve çevresel faktörlerle bir bütün oluşturmaktadır.


F-       Psikiyatri Hemşireliğinin Ülkemizdeki Durumu
   #            Türkiye’de 1950’li yıllara kadar genel hemşire sayısının yeterli olmaması ve psikiyatri hastalarına yönelik önyargılar nedeniyle birçok psikiyatri kliniğinde hemşirelik uygulamaları iyileşmekte olan hastalar ve hemşirelik okulunu bitirmeyen ve meslekle ilgisi olmayan kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir.
   #            1964 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yardımcı hemşire kursları açılmış, bu kurstan mezun olan yardımcı hemşirelerin bir kısmı aynı hastanede görev almıştır.   İlerleyen yıllarda hemşire okullarının ve mezun hemşire sayısının artmasıyla birlikte psikiyatri kliniklerinde çalışan hemşirelik mesleği mensubu olmayan kişilerin yerini eğitimli hemşireler almaya başlamış, fakat psikiyatri hemşireliği eğitimi almış hemşirelerin psikiyatri kliniklerinde yer alması daha sonraki yıllarda gerçekleşmiştir.
   #            1963 yılında yapılan düzenlemelerle psikiyatri hemşireliği sağlık koleji ve lisans müfredat ders programlarına girmiştir.
   #            1955 yılı itibariyle Hemşirelik Yüksekokulları’nın açılması ile psikiyatri hemşireliği dersi bu okulların ders programlarında yer almış, ancak uzun yıllar tıbbi psikiyatrik bilgi ağırlıklı işlenmiştir. Psikiyatri hemşireliği bilgi ve becerisi yönünden ağırlıklı olan dersler, hemşirelikte akademikleşmenin başlaması ile gerçekleşmiş ve akademik kadroların çoğalması ile daha iyiye doğru gitmiştir.
   #            1968 yılında hemşirelikte bilim uzmanlığı programı başlamıştır.
   #            1972 yılında hemşirelikte doktora programı başlamıştır.
   #            İlk doktoralı psikiyatri hemşiresi Nebahat Kum’dur.
   #            1980’li yıllarda psikiyatri ile ilgili bilimsel çalışmalar ve araştırmalar artmıştır.
   #            1985’te Prof.Dr. Nebahat Kum 1. Ulusal Hemşirelik Kongresinde psikiyatri hemşireliği uygulama standartları ile ilgili bir bildiri sunmuştur.
   #            1992 yılında psikiyatri hemşireliği alanında lisansüstü eğitime başlanmıştır.
   #            Son yıllarda lisanüstü eğitimini tamamlamış psikiyatri hemşirelerinin artmasıyla birlikte psikiyatri hemşireliği uygulamalarında gelişmeler kaydedilmiştir. Uzman psikiyatri hemşireleri Amerikan Hemşreler Birliği tarafından belirlenen psikiyatri hemşiresinin rollerinden birçoğunu uygulamakta ve eğitimi alanında da aktif faaliyet göstermektedirler.
   #            Bunun yanı sıra 2000 yıllarında Psikiyatri Hemşireleri Derneği kurulmuş ve hala aktif faaliyetlerini sürdürmektedir. Psikiyatri hemşireliği alanında ilk bilimsel etkinlik olan 1. Ulusal Pskiyatri Hemşireliği Günleri Nisan 2007’de Ankara’da gerçekleştirilmiştir.
   #            25 Nisan 2007 tarihinde kabul edilen “Hemşirelik Kanunu”nda Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği alanında lisansüstü eğitimlerini tamamlayan hemşirelere “uzman hemşire” ünvanı verildiği ibaresi yer almıştır.
   #            8 Mart 2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Hemşirelik Yönetmeliği’ne, 19 Nisan 2011 tarihinde Çalışılan Birim/Servis/Ünite/Alanlara göre hemşirelerin görev, yetki ve sorumlulukları kapsamında, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği içerisinde; Psikiyatri Klinik Hemşiresi, Çocuk ve Adölesan Psikiyatrisi Hemşiresi, Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Hemşiresi, Alkol ve Madde Bağımlılığı Merkezi Hemşiresi görev, yetki ve sorumlulukları eklenmiştir. Toplum Ruh Sağlığı Merkezi Hemşiresi görev, yetki ve sorumlulukları Halk Sağlığı Hemşireliği içerisinde yer almış ve diğer psikiyatri hemşireliği alanında uzman hemşirelerin görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikte yer almamıştır.
   #            Ocak 2008’de İstanbul İl Sağlığı Müdürlüğü tarafından oluşturulan alt komisyonlar (Üniversite öğretim üyeleri, Sağlık Bakanlığı hastaneleri hemşireleri ve Eğitim Şube Müdürlüğü hemşireleri) ile hemşirelere yönelik sertifika programları düzenlenmesi çalışmaları başlatılmış ve psikiyatri kliniklerinde çalışan hemşirelere yönelik ilk sertifika programı, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi işbirliği ile 15 Eylül – 7 Kasım 2008 tarihleri arasında “Akut Psikiyatri Kliniklerinde Hemşirelik Temel Eğitimi Sertifika Programı” olarak düzenlenmiştir ve halen devam etmektedir.
·     Amerikan Hemşireler Birliği(ANA), Amerikan Psikiyatri ve Ruh Sağlığı Hemşireler Birliği(American Psychiatric-Mental Health Nurses Association) ve Uluslar arası Psikiyatri ve Ruh Sağlığı Hemşireler Topluluğu (International Society of Psychiatric-Mental Health Nurses) tarafından 2007 yılında yayınlanan Mesleki Uygulama Standartları:
1)   Veri toplama: hastalığın sağlığı ve durumu ile ilgili kapsamlı veri toplar.
2)   Tanı koyma: topladığı verileri risk derecesini de içerecek şekilde tanıyı belirlemek için analiz eder.
3)   Sonuç Kriterlerinin Belirlenmesi: hasta veya duruma yönelik bireysel planlar doğrultusunda oluşmasını beklediği sonuçları belirler.
4)   Planlama: beklenen sonuçlara ulaşabilmek için stratejileri ve alternatifleri belirten bir plan geliştirir.
5)   Uygulama: belirlediği planı uygular;
                       a.     Bakım koordinasyonu: bakımı koordine eder.
                       b.     Sağlık eğitimi ve sağlığı koruma: güvenli çevre ve sağlığı geliştirmek için stratejiler kullanır.
                       c.     Ortam tedavisi: hasta, aile ve diğer sağlık ekibi çalışanları ile işbirliği içinde terapötik ortamın oluşturulmasını ve sürdürülmesini sağlar.
                      d.     Farmakolojik, biyolojik ve bütünleyici terapiler: hastanın sağlığına yeniden kavuşması ve oluşabilecek sorunları önlemek için, farmakoloji ve biyoloji bilgisi ile tamamlayıcı girişimleri ve daha önceden deneyimlediği klinik becerileri birleştirir.
                       e.     İlaç reçete etme ve tedaviyi uygulama: yasalara ve yönetmeliklere uygun olarak ilaç reçete eder, prosedürleri ve tedavileri uygular.
                        f.     Psikoterapi: bireysel terapileri, çift terapilerini, grup terapilerini ve aile terapilerini, psikoterapi ilkelerini ve terapötik iletişim yöntemlerini  temel alarak uygular.
                       g.     Konsültasyon: hemşirelik bakım planının etkinliğini arttırmak, diğer sağlık ekibi üyelerinin uygulama becerilerini geliştirmek ve değişikliklerde etkinlik sağlamak için konsültasyon yapar.
6)   Değerlendirme: beklenen sonuçlara ulaşılma durumunu dikkate alarak süreci değerlendirir.
1)   Bakımın kalitesi: hemşirelik uygulamalarının kalitesini ve etkinliğini sistematik olarak geliştirir.
2)   Eğitim: hemşirelik uygulamalarına yönelik güncel bilgileri öğrenir ve uygular.
3)   Performans değerlendirme: kendi hemşirelik uygulamalarını mesleki uygulama standartları, yasa ve yönetmelikler kapsamında değerlendirir.
4)   Meslektaşlararası işbirliği: meslektaşlarının ve diğer sağlık ekibi üyelerinin profesyonel gelişimine katkıda bulunur.
5)   Disiplinlerarası işbirliği: hemşirelik uygulamalarını yürütürken hasta, hasta ailesi ve diğer ilgili kişilerle işbirliği yapar.
6)   Etik: bütün uygulamalarında etik ilkeleri dikkate alır.
7)   Araştırma: araştırma sonuçlarını hemşirelik uygulamaları ile birleştirir.
8)   Kaynakların kullanımı: güvenlik, etkililik, maliyet ile ilgili faktörleri ve bunların hemşirelik hizmetlerinin planlanması ve uygulanması üzerine etkilerini dikkate alır.
9)   Liderlik: mesleki uygulamaların ve profesyonların organizasyonunda liderlik eder.

1 yorum: